17 Kasım 2010 Çarşamba

Koşkurbankoş

Kurbanlık olduğunuzu düşünün sonra 5 km koşun yetmez denize atlayın bi okadar yüzün ve kimse bu maratona saygı duymadan sizi kessin yetmez yesin çünkü artık en aptal kişiler bile teknolojiyi kullanabiliyorlar arabayı yapamasan da kullanabiliyosun işte, Diyelim ki hiç bişey icat edilmemiş her yer orman, yakalayabilir miydin doğa kanunları içinde o kurbanı? hayır, kullanmak serbest, şikayetçi olmak serbest, (merak etmeyin bağlicam :) Sonuçta bakıyorsun haberlere, televizyon bi teknoloji, kamera bi teknoloji, görüntülerin eve ulaşması ayrı bi teknoloji eee kim kullanıyo kim sunuyo haberi al işte Bursa da Yerel TV haberlerinde kadın diyo ki Trabzonspor taraftarına madem size her yer trabzon buyrun çıkın heykele yiyorsa Teknolojiyi burdan kullanan, ordan kullanana konuşur da, tepki almaz mı? Sonuçta bakıyosun yine kaçan yine yakalamaya çalışan bu sefer ikiside teknolojiyi kullanmış tabiki yakalanmadılar? Şimdi izlettirin bakalım bizim kurbanlara haberleri yakalayabiliyomusunuz.

2 Kasım 2010 Salı

deneyimlettiklerimden deneyimlediğim dikkatimi çektiğin...

Bi arkadaşım ki kendisini hiç sevmem bikere sırıktır ayrıca kendisini sevmemem benden uzun olduğundan değil sırık olduğundandır. Beyfendi hazretlerini kendisi o anı sıklıkla deneyimlesinler diye sürekli döverim ve önemli olan benim onu dövmem değil onun bunu deneyimlemesidir, eğer orda olmasa ki olmaması bu boyutlarda ve bu boyutta olunca pek mümkün değildir artık cümle uzun değildir, bu kendi kadar uzun cümleyi şöyle özetlemek gerekirse koş emin koş senle aynı fikirdeyim...

11 Haziran 2010 Cuma

Acımak...

Düşerdim dizim acırdı, dizimdeki yaralar hiç kapanmadan üzerine tekrar düşer acısının hiç bitmemesini sağlardım, bi bakıma acı çekmek keyifliydi oyun oynamak koşmak düşmenin çilesine katlanma sebebim ondan, büyüdüm acı dizler de değil artık ama hala acıdan hoşlanıyorum ki yaranın kapanmamasını istemem ondan..

9 Haziran 2010 Çarşamba

Film Çekmek

Ne varsa küçüklükte var işte, kendimi tekrarlamış gibi olsam bile hayallerini başkalarına seyrettirmek isteği ama aynısını uçuyosan uçmayı koşuyasan koşmayı, bunları çeksem ne mutlu da zaten çok ufak bi sahne çeksemde mutlu oluyorum, o heyecan yeni doğum gibi, en mutsuz anda, bırakın yoktan var olmayı, eksiden getiriyor mutluluktan var olmayı, keşke bide kameram olsa...

20 Nisan 2010 Salı

Sen ne biçim adamsın..

Yalnızken, küçükken gelecekte ne yapacağımı düşündüğümü düşündüğümde, şimdi yaptıklarımın yapmış olacaklarımdan ne kadar az olduğunun farkına varıp umursamıyorum ya... Hadi hayallerimden korkmuyorum da 5 yaşında ki ben karşıma gelse sen ne biçim adamsın dese otursa ağlasa ne yaparım kısmına geldiğimde düşünmekten kendimi alıyorum.. iyide yapıyorum. Bırakmasam büyük ihtimal şöyle der salak "gol kralı değil misin Daha Ali samiyenin çimlerine basmışlığın bile mi yok" "nee uzaya da mı çıkmadın" sonra da şöyle bitirir ":( ben olsam yapardım" bide oturur ağlamaz bile suratıma bile bakmaz. ne düşünüyorum biliyo musunuz yapardı salak gerçekten yapardı çünkü inanmıştı gerçekten. chuck palahniuk "ana babalar kitlelerin uyuşturucusudur" diyor ya senki bu anı anlatmış nerde kaybettim bu cesareti İyi niyetli korumacılık belki elimdeki hayelleri aldı teker teker en azında 27 yaşındaki ben bunu yazarak 60 yaşındaki benin karşısına çıkabilir. "Hani .... yapacaktın?"

16 Nisan 2010 Cuma

....

Son olarak bütün bunları söyleyip sen ne yapıyorsun demezler mi diyeceksin.. Ama ben seni eleştirmiyorum ki. Amerikayı eleştiren insan AIG(Amarican Life) çalışıyorsa onu suçlayamam ki. Çünkü yapan suçludur çalışan değil o çalışmak zorundadır zaten hangisi farklı ki KOÇ SABANCI daha mı iyi onlar yurt dışına kaçırmıyorlar mı? (bilmiyorum) Amerikada insanlar Hondaya binmediler mi binmeseler miydi. Siz tüketici olarak rasyonel davranmak zorundasınız önünüze gelen ürünlerden size en uygun olanı( zevk, fiyat, güzellik, kalite...) seçmek zorundasınız. Ve bunlar çoğunlukla bu firmalarda var Benim sözlerim hükümetlere ve iktisatçılara çalışmalarında bunlara yer verirlerse politikalarda ona göre uygulanacaktır. Tüketicinin karşısına Büyük! ülkelerin zamanında yaptığı gibi ürünlerini çıkartırlarsa bzimde MC Hayris'miz Döner Kralımız olailridi. İşte o zaman bu ağır siklet ringe çıkabilirdik global olurduk bizim ürünlerimizde güçlüyken tüketicinin önüne hepsini çıkartıkdık ve milliyetleri olmazdı aynı onların yaptığı gibi. Şimdi sadece gözümüzü kapatıyoruz. Bi kaç kişi itiraz edecek gibi oluyor.. Sen ne yapıyosun ki sus yoluna devam et deniyor..

Hadi hayırlısı..

....

Bu firmalar ülkede istihdam yaratıyor;

gerçek bu firmalar ülkenin kaynaklarını gereksiz harcıyor. Bizim ülkemizde üretim çok daha verimli harcanabilecekken bütün enerjimiz tüketime gidiyor. Olmasınlar demedik ancak ne yani KFC olmasaydı aç mı kalacaktık ? onların yerini başka firmalar almayacak mıydı. Şimdi çekip gitseler herkes işsiz mi kalacak yani. daha kötü kendimizi gereksiz yere nereli olduğu belli olmayan firmalara bağlamışız çekip gitseler yandık yani.. Olmasalardı yerlerinde belki daha iyileri olurdu da denilebilir.

bu firmalar kaliteli ve güzel;

Algımız bunu gerektiriyor bu firmaların ürünlerinin çoğu hindistanda ve ya çinde üretiliyor aynı kalitede üretmemek için uğraşmak ve aptal olmak gerekli ki bir çok firma şimdiden daha kaliteli ürünler üretmeye başladı bile. Fast food içinse kendileri de ne kadar sağlıksız olduğunun farkında tadı güzel derseniz Bir amarikalıyı getirsem bu ülkede tadı daha güzel 9999999999 ürün bulur ama hiçbiri glabal ! değil. Ayrıca aldığımız ürünlerin çoğu teknoloji olup kendimiz üretmediğimizden dış açığımız her geçen gün büyüyor ve bu ülkede herkes borçlu doğuyor. Tabi ki Sony'de Harley'de ferrari'de ilk üretildiklerinde devrim arabaları gibiydi Hatta uçak'da üretiyorduk ama dışardan daha ucuza alabileceğimiz için( mukayaseli üstünlük gereği tarım ürünlerine yönlendirildik)üretmekten vazgeçtik daha sonra uzmanlaşma gereği bidajha asla rekabet edebilecek düzeye gelemedik. örneğin Amerikada harley honda motorlarına karşı hükümet tarafından desteklenmeseydi şu anda öyle bir firma yoktu. Çünkü geliş fiyatından 2 katına satılıyordu ülke içinde buda daha kalitesiz olan Harley alınmasına yol açıyordu.

Yani daha kalitesiz olan ürününe destek vermezsen her zaman boçlu kalacaksın sen çocukarın onların çocukları...

Tek tipleştiriliyorsun bunun içinde savaşlar çıkıyor çünkü onlar sanada değil sen onlara benzemek zorundasın çünkü tek reklamla ürün satmak daha az maliyetli üretim daha kolay birine şalvar birine kot üretmek zor herkes kot giymeli iranda ırakta bu gelişme ! içinde gerekirse çocuklar ölmeli sorun değil.

Paranın milliyeti olur mu?

bu sorunun kesin cevabına ulaştık varsayalım paranın milliyeti olmaz diyelim. para ülkeye nerden gelirse gelsin yararlıdır, yatırımı kim yaparsa yapsın yararlıdır varsayalım. çözüme ulaşırmıyız sizce? bakın ben kabul ediyorum paranın milliyeti olmaz diyorum dünyada da olmasın diyorum ama gerçekler pek bunu göstermiyor ne yazık ki.
Çünkü bitek bizim iktisatçılarımız için kaynak önemli değil tabi dünyanın önde gelen! ülkelerinin önde gelen! iktisatçıları içinde.biz yok dedikçe sadece gözlerimizi kapattığımızın farkına varamıyoruz, global şirketler gittikçe yayılıyor ve tek reklamla, artık tek tip tüketicilerine ( bunun için gerekirse savaşlar açılıyor, filmler çekiliyor) tek tip mallarını satıyorlar. Bunun için güçlenene kadar kendi devletlerinden!(miiliyeti yok ama) sübvansiyonlar alıyorlar (Bu desteği veren büyük! ülkeler başka ülkeler verirse yasaklamaya çalışıyor) yani sermaye miiliyeti olmamasına rağmen gereksizce orjin ülkeden destek alıyor. yeterince büyünce bütün ülkelere yayılıyor ve artık kimsenin büyümemesini istiyor. Madem Mcdonalds'ın Starbucks'ın milliyeti yok neden Türkiye yada başka azgelişmiş ülke bunlara sübvansiyon vermiyor ve ayrıca bunların karları toplanınca nereye gidiyor? Burda üretilirse whoopper türk malı mı sayılıyor ? tamam biz kabul ettik milliyetiniz yok dedik ama adamlar kabul etmiyo işte (ağızdan çıkana bakmayın yabancı ülkeye giden her futbolcu burası benim ikinci vatanım der transfer olur bidaha dönmez tabi biz sempatik gözükcek)

14 Nisan 2010 Çarşamba

Ben bunuda yaptım

Ama anlatmıcam..

Öyle değildi işte

Bi adam bi kadını başka bi adam için değil başka bi kadın için terkediyordu.(yada tersi)

Yumru..

Pancaristanda yaşamanın en büyük zorluğu bu ülkede yaşayan herkesin birbirinden şikayet etmesi değildi..Umutsuz olmaktı pancaristanda herhes umutsuzdu.
Ülke bölüneli çok olmamıştı kuzey pancarya (sugarbeet) Pancaristandan ayrılmış bağımsızlığını ilan etmişti. O günden beri zaten yıllardır alışılagelmiş krizler daha da sıklaşmış yaşanılması güç olan yer yaşanılması güç olan zamanlarını hasretle anar olmuştu. 300 yıl süren ıspanakgil birliğine üye olma çalışmaları olanca hızıyla devam etmekteydi pancaristan olanca hızıyla taviz veriyor ıspanakgiller olanca hızyla yeni tavizler istiyordu.
Yumru başkent umutsuzluk şehrinde doğdu ( Devam edecek)

9 Nisan 2010 Cuma

Bi gün şey olmuştu

İşte ben üniversitedeyim gerçi hala üniversitedeyim ama bu daha yıllar önce hocama (reklamcılık dersi) verdiği not yüzünden çok kızmışım bir mail döşedim işte sizin dersinizi seçtimde vay efendim sonradan anladım benden başkasının neden seçmediğini de çağdışı kalmış yöntemlerle ders anlatırmışda, ezberciymişde bide örnek verdim işte tıp eğitiminde olsaydık aletlerin isimlerini en iyi yazan doktorları o yetiştirirmişte ancak kullanmasını bilen bi kişi çıkmazmış,teoride harika doktor yetiştirirmiş sonuçta herkes ölürmüş, sonunda da dedim ki eğer bu yazdıklarım yüzünden cezalandırılırsam üniversitelerde de demokrasi kalmamıştır fln maili gönderdim. gururla o zamanki kız arkadaşıma okuttum çok iyi tepkiyle karşılaşacağımı düşünüyorum vaaay ne yazmışsın yine diycek. dedi ki -utku "amaliyat" ne, hiç farketmemişim verdiğim doktor örneğinde hiç durmadan amaliyat yazmışım nasılda göze batıyo. altta kalırmıyım hemen dedim ki önemli olan içerik sen şekilcisin diye bi güzel kavga ettik (sonradan içeriğin nasıl önemli olduğunu ispatladım) burda yazdıklarım içinde bi arkadaşım -ooof utku o ne yazım hataları öyle, dedi. içerik önemli güzelim dedim ama ne yapcan haklılar galiba yetenek yok işte Edebiyat hocama zamanında çemkirmeseydim...

8 Nisan 2010 Perşembe

Ben bunuda yaptım

O kadar unutkandım ki (unutkanDIM mı) ilkokula giderken bigün ayakkabımı giymeyi unuttum okula kadar da terlikle gittim sadece okula kadar mı dersede girdim..

Öyle değildi işte

Sevgi bile saldırmaktı artık karşındaki kırılmasın diye susmak yoktu..

....

Onunla defelarca telefonda konuşmuştu şimdi karşısındaydı dudaklarından kelimeler döküldüğünü görüyor ama o muhteşem dudaklar karşısındaki yetersiz kulakları hiçbirşey duymuyordu, Allahım gözleri de muhteşemdi, elleride, yüzüde ve muhteşem ne kadar yetersiz bir kelimeydi o anda içinden "fantunya*" diye bir kelime üretmek geldi fantunya* muhteşeminde ötesinde demekti ki bu muhteşemin de üstünde tam karşılığı değildi fantunyanın. üretmişti sonunda içindeki bu boşluğu dolduran üretimmiydi aşkmıydı anlamlandıramadı. Ama içindeki boşluk yokolmuştu işte uzaydan içindeki boşluğu görenler artık bişey görmüyorlardıçünkü o boşluk dolmuştu boşluğu gören bu doluluğu göremezdi...çünkü buda her sıradan şey gibi sıradanlığı içinde yokoluvermişti...

*Fantunya belli bişey yada biyer değil araştırmayın ulan bikaç kişi...

Öyle değildi işte

Sadakatın kökü sadakadan geliyordu ve gönlünden ne kadar koparsa o kadar veriyordu.

...

Kendini bulur derken o kadar büyük değilde kendini bulur. kafayı bulur gibi işte kafayı bulmak, kafa bulmak, kafa olmak ne kadar farklıysa kendini bulmakta farklı olabilir. kendini bulmak derken büyük dönüşümden bahsetmiyorum üleeen bah şunun yazdıına bah resmen kendime geliyoom buluyom dur buldum gibi bişey değil olabilirde yaklaşabilirimde olursada iyi olur ama olmaz olur mu lan neyse işte olur yada olmaz benim dediğim arada bi yerde yazdıklarımı yaşamış olan vardır hatırlarda ulaan aynııı der gülümser felan...

Arada Bir Yerde

Hayal meyal hatırlıyorum küçüktüm kaybolmuştum, küçüktüm derken gerçekten küçüktüm herkes herşey dev gibiydi kalabalıktı kaybolmam mı kaybolmamam mı imkansızdı anlamadım ama o kadar küçüken anladım kalabalıkta yalnız kalmayı, arada bi yerlerde bana ait olmayan yerlerdeydim çok insan vardı ama hiçbiri bana ait değildi annem değildi o anda yapılacak en iyi şey dikkat çekmekti, benim dışımda her çocuk bağırarak ağlar yardım isterdi heralde. sorun da kendiliğinden ortadan kalkardı kalabalıkta ki görünmez çocuk bağırtı sayesinde kendi iç dünyasındaki geçici körlüğünden kurtulmuş yardımsever bi teyze gelir "senin büyüğün nerde çocuk" der. beni anneme götürürdü, ama ben mağrurca yoluma devam ettim. hatta bana yardım etmeye çalışan bacaklara (o anda benim için herşey bacaktı) (itiraf ediyorum hayatımdaki herşeyin bacak olduğu tek dönem değildi) bikaç çalım attım arada bi yerde durdum sonra annem geldi işte.. Eee diyeceksin eesi yok yabancı işte burasıda kalabalık aradabiyerde bende yazarım dururum belki biri okur kendini bulur...